27 Temmuz 2000 Perşembe

Bastıbacak maço

2003 yılı civarları

Evde televizyonda birşeyler seyrediyoruz o esnada apartmanın içinden bir yerlerden çığlıklar, devrilen ve kırılan eşyaların seslerine karışıyor... Huzursuzlanarak sesin kaynağını bulmaya çalışıyoruz ve seslerin tam alt kaltta sonradan yeni evlendiğini öğrendiğimiz bir çiftin oturduğu daireden geldiğini keşfediyoruz. "Vurma yeter artık" diyen ağlamaklı bir kadının sesi içimizi parçalıyor, dayanamayıp aşağı iniyoruz. İnci bana diyor ki, "bu tür durumlarda saldırgan erkek başka bir erkek ile muhattap olunca, durum daha zorlaşabilir, sen merdivende bekle, gerekirse müdahele edersin". İtiraz etmeme rağmen "peki" deyip komşunun kapısının görüş alanından uzaklaşıyorum. İnci kapıyı çalıyor defalarca, ve sonunda erkek olan kapıyı açıyor, nefesini düzeltmekte zorlanarak... İnci, "apartman ile ilgili tüm ev hanımları ile konuşuyorum, eşinizi çağırır mısınız?" diye soruyor adama. Adam "eşim evde yok" diye cevaplıyor. İnci "yahu nasıl olmaz kapıdan gürültünüzü ve eşinizin sesini duydum" diyor. Adam söylenerek içeri gidip çağırıyor eşini. İnci, kadını görür görmez, "Maruz kaldığınız şiddeti duyduk, isterseniz hemen bizimle üst kata gelin, sonra ne gerekiyorsa beraber yaparız" diyor. Kadın, "bir sorun yok" diyor. İnci "yahu nasıl sorun yok, çığlığınızı duydum, böyle bir insandan uzak kalmak lazım. Eğer korkuyorsanız, sakin olun, gerekiyorsa arkadaşlarımızı da çağırırız, size asla ulaşamaz, yakınınızdan geçmeye dahi cesaret edemez. Yetmezse feminist gruplarla çalışıyorum, avukat arkadaşlarımız da var." diyor. Kadın "eşler arasında olur öyle şeyler" deyip kapıyı kapatıyor. Şaşkınlıkla eve dönüyoruz. Az sonra çığlıklar ve fırlatılan eşyaların gürültüsü tekrar başlıyor... Sinirlerimiz bozuluyor... Bu durum birkaç gün devam ediyor.. Sonra apartman çıkış kapısında çiftin erkek olanı ile karşılaşıyorum. Diyorum ki "Yahu, nedir paylaşamadığın? Ayıp değil mi bir insana vurmak?". Adam "biz cahil değiliz ikimiz de iş güç sahibi üniversite mezunu insanlarız" diye cevaplıyor ve gürültü için özür diliyor. Diyorum ki "Bakın sorun olan gürültü değil, eğleniyor olsanız, müzik dinliyor olsanız gelip sizi rahatsız etmezdik. Ama bu yanlış".. Kibarca özür dileyip evine gidiyor adam... Aynı akşam alt kattan sesi sonuna kadar açılmış bir müzik seti eşliğinde çığlıklar yükseliyor.. Hoşgeldin "Otomatik Portakal" !...