10 Ekim 2011 Pazartesi

Felsefeyi sever misiniz?

2011 Ekim ya da Kasım aylarından bir gün...

Tam İskender'in son birkaç günkü açıklamalarını okuyup okuyup dellenmiştim ki, bir farkettim cüzdanım yine kayıp... Yapacak birşey yok, yine önce fotoğrafçı, sonra muhtarlık,  nüfüs müdürlüğü, trafik şube, merkez karakol ve jandarma arasındaki maraton başlayacak...

Ayvalığa gidip fotoğraf işini hallettim, adaya dönüp muhtarımdan belgemi aldım, nüfüs müdürlüğüne girdim. Bankodaki görevli ile sohbet ederek nüfüs cüzdanını çıkartıyoruz. Ben diyorum "bu fahiş ücret, cezalandırma niye? bana imzalattığınız ve beni suçlayan dile sahip olan kağıt niye? insan dalgın olabilir, binbir türlü hal olabilir, parası olmayabilir". Görevli kişi sakince sorularımı yanıtlıyor, bir problemimiz yok. Ses tonundan kendisinin de söylediklerine tam ikna olmadığını yakalıyorum ama bu benim problemimi çözmüyor elbette. Arada sırada bekleyen diğer Ayvalıklılar da lafa karışıyor ve şikayetlerini dile getiriyor. En sevdiğim ortam, sakince dile gelen şikayetler, tartışma, itiraz... Tam bu sırada daha önceki ziyaretimde asabiyetini belli eden şef ayağa kalkıp lafa karışıyor sinirli sinirli : "Sen şimdi bedava mı yaptıracan bu işleri? Elbette kaybettiysen ödeyecen. Çok bilmiş!" benzeri birşeyler söyledi. Ben de "Felsefeyi sever misiniz? Luther? Machiavelli?" diye sordum şefe... Ardından da "zaten vatandaş hep versin, malını versin, parasını versin, hatta askere gitsin canını versin" dedim. Şef de "gitmeyecen de napacan?" dedi. "Valla ben gitmedim." dedim. Bu sırada işlemler bitti, trafik şubeye gittim. Karakolun önü de olsa ne olur ne olmaz diye kaskımı motora şifreli küçük bir zincir ile kilitledim.

İçeri girdim, ehliyeti kaybettiğimi söyledim. Tam dilekçe yazmaya hazırlanıyordum ki, -tahminim önceki deneyimlerden sonra (t1 ve t2)- bu sefer bana matbu bir form uzattılar. Üstünde basılmış olarak "Ehliyetimi kaybettiğimden yeniden çıkartılmasını arz ederim" yazıyordu. Formu gülümseyerek aldım, doldurup önce Ayvalık merkez karakolunda, sonra jandarmada; kendi bölgelerinde bulunamadığına dair imzalattım. Tekrar trafik şubeye dönüp, matbu formdaki "arz" kelimesinin üstünü çizip yerine "rica" yazarak bankoya uzattım. Ehliyetimi almak üzere geri geldiğimde bu konuyu tartışmak isteyen başka bir filozof çıkarsa diye...